Şu anda Napoli’nin başında bulunan Antonio Conte, Juventus’taki döneminde Mancini’nin çalıştırdığı Galatasaray’a elenmişti. O gün Conte, “Drogba’nın asist yaptığı, Sneijder’in gol attığı bir takım, gerçekten büyük bir takımdır!” demişti. Tottenham’a karşı Icardi’nin top çalıp, Mertens’in asist yapıp, Osimhen’in gol atmasıyla Galatasaray, Conte’nin bahsettiği gibi büyük bir takım olduğunu bir kez daha kanıtladı. İşte bu, Galatasaray’ın gerçek kimliğidir! Çünkü Galatasaray’ın genetik yapısında Avrupa’nın güçlü takımlarını alt etmek var. Avrupa’da başarı elde etmek var. 65 dakika boyunca Galatasaray, İngiltere’nin en formda takımı olan Tottenham’a adeta futbol eziyeti uyguladı.
UEFA’nın şampiyonluk adayları arasında ilk sırada gösterdiği ve Mourinho’nun final oynar dediği Tottenham’ı Galatasaray, futbol ve pozisyon olarak resmen dağıttı. Eğer iki gole imza atan Osimhen ve Icardi, kaleciyle karşı karşıya kaldıklarında daha fazla gol atabilselerdi, Galatasaray tarihinin en farklı Avrupa galibiyetini elde edebilirdi. 65 dakika boyunca topa hakim olan, sahayı Tottenham’a dar eden ve kanatlardan etkili ataklar geliştiren Galatasaraylı oyuncular, rakiplerine göz açtırmadı.
Tottenham 10 kişi kaldıktan sonra Galatasaray’ın oyunu biraz bozuldu, panik ve telaş başladı. Davinson Sanchez, Torreira ve Kaan Ayhan’ın müthiş performansları Galatasaray’ı ayakta tutarken, 3 puanı da getirtti. Pozisyonları durdurup ne olduğunu sorsak, tüm sporseverler hatta İngilizler bile gol cevabını verecektir. Eğer üçlü savunma anlayışı ile Galatasaraylı oyuncular bu performanslarını lige taşırlar ise galibiyet serileri devam edecektir.
Galatasaray, 3-4-1-2 dizilişi ile başladığı oyunda, önde baskı ve kanat organizasyonlarıyla rakibini geri itti. Duran toplarda yaşadığı handikapı, rakibinin bu zayıf noktasından yararlanarak, duran top dönüşünde Yunus’un füzesi ile erken gelen gol, tempo ve istek eşiğini yükseltti. Ancak genç ve dinamik oyunculardan oluşan Tottenham, Yunus’un savunma görevindeki pozisyon bilgisizliğinden ve Barış’ın hamle hatasından yararlanarak beraberlik golünü buldu.
Galatasaray’ın ön alan baskı kalitesi ve dönen topları toplama becerisi, Mertens’in asistleri sayesinde Osimhen ile iki gol buldu. Abdülkerim ve Sanchez ikilisi, hem stoper hem de kanat beki gibi mükemmel bir performans gösterdi. Tek sıkıntıları, zaman zaman kontralarda eksik yakalanmaları oldu. Baskıyı, kademeyi ve birlikte hareket etmeyi iyi başardılar. Kaybedilen topları kısa sürede geri almayı başardılar. Ön alanda müthiş bir baskı ile Tottenham’ı çıkarmadılar. Neler kaçtı neler… Ardından rakibin bir kişi eksik kalmasıyla gelen ikinci gol ve 68’den sonra klasikleşen travma başladı.
Hücum hattı, müthiş kaliteli ayaklardan oluşan Galatasaray, bence maç seçmiyor, lig seçiyor. Avrupa maçlarını bir başka oynuyor. Son bölümde zorlanmasına rağmen, Premier Lig’in önemli bir takımını yenmeyi ve çok değerli olan üç puanı almayı başardı.
Belçikalı 34 yaşındaki UEFA’nın umut beslediği 1.90’lık hakem Lawrence Visser, fizik gücü yüksek bir isim. Sahada son derece sakin ve rahat bir tutum sergiledi. Galatasaray’ın 8. dakikada Osimhen ile penaltı beklediği pozisyonda, topla oynayan kaleci Forster, bu nedenle penaltı verilmedi. 12. dakikada Draguşin’in Mertens’e kontrolsüz hareketi net bir fauldü ve sarı kart göstermesi gerekirdi; ancak bunu tespit edemedi ve faul bile vermedi. Aynı Draguşin, 32. dakikada Icardi’ye kontrolsüz girince hakem önce avantaja bıraktı, dönüşünde ise sarı kart gösterdi. Tottenham’ın ilk, Galatasaray’ın ikinci golünde oynattığı avantajlar hakemin artısıydı.
Fakat 34. dakikada Icardi’ye arkadan Bissouma’nın yaptığı kontrolsüz müdahale, hareketin sınırda olmasıyla birlikte hakemin kart göstermemesi kabul edilemez bir hata olarak kaydedildi. Lankshear, 53. ve 60. dakikalarda arka arkaya yaptığı fauller sonrasında ikinci sarıdan kırmızı kart gördü; bu kartlar doğruydu. Hakemin gösterdiği diğer sarı kartlar da doğruydu. Toplamda 23 faul, 8 sarı kart ve bir tane ikinci sarıdan kırmızı kart ile zorlanmadan maçı tamamladı.
Galatasaray, RAMS Park’ta Tottenham karşısında adeta bir Premier Lig takımı gibi mücadele etti. Tottenham, böyle bir futbol eziyeti yaşamamıştı. Galatasaray, ilk yarı ve ikinci yarının büyük bölümünde Tottenham’ı sahadan sildi ve futbol dersi verdi. Sarı-kırmızılılar, maça tahrip gücü yüksek bir futbol anlayışı ile başladı ve sayısız gol pozisyonuna girdi!
Özellikle Osimhen’in ne kadar büyük bir golcü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Osimhen, bugüne kadar gördüğüm en büyük futbol sanatçısı. Attığı ikinci golde; Mertens’in uzun metrajlı ortasında öyle bir pozisyon aldı ki, top daha havadayken öyle bir sıçrama yaptı ki, adeta havada asılı kaldı ve sonrasında topu ağlara gönderdi.
Birçok golcü, bu pozisyona vurma cesaretini bile gösteremezdi. Osimhen’in beyninde öyle bir gol yazılımı var ki, top daha ona gelmeden yazılım devreye giriyor ve golün senaryosu hazırlanıyor; geriye sadece Osimhen’e muazzam goller atmak kalıyor.
Dün Osimhen’e iki asist yapan Mertens’i de unutmamak gerekir. Maçı anlatan spiker, Mertens-Osimhen uyumunu; Batman ve Robin’e benzetti. Ben de bir zamanlar çok beğenilen bir Western dizisi olan Smith ve Jones’u hatırlatıyor. Mertens ve Osimhen ikilisini, Smith ve Jones’e benzetiyorum. İki gol silahşörü… Galatasaray, Tottenham karşısında galip gelirken, tarihi farkı kaçırdı.
Kupa 2’nin favorisi olarak gösterilen Tottenham, RAMS Park’ın çimlerine gömüldü. Helal olsun Galatasaray’a! Yolun sonunda San Mames var! Neden olmasın! Mütevazı olmayalım! Galatasaray, Avrupa deyince bir devrim takımıdır. Avrupa’dan kupa getirme ihtimalini gerçeğe dönüştürme yolunda önemli adımlar atmıştır. Yani ihtimali ihtilale dönüştürmüştür. İkinci kez neden olmasın! Yolun açık olsun Galatasaray!
Galatasaray’ın Avrupa Ligi’ndeki Başarısı ve Oyuncu İzleyicileri