Maçın başından itibaren tekrarlayan hastalık gibi bir durum yaşandı ve birden 3-2’ye gelen skor, tartışmalara yol açtı. Fenerbahçe’nin klasik bir performansını izlemeyi bekleyenler, Mert Hakan’ın zekası, Tadic’in ustalığı ve En-Nesyri’nin kalitesiyle karşılaştı.
Bu maçın neresi iyi, neresi kötü soruları oldukça tartışılacak. İki takım arasındaki kadro kalitesi ve sahadaki üretim farkı, tek boyutlu bir bakış açısıyla izlenemeyecek kadar derin bir mesele.
Mourinho, geçen haftanın kazancını cesurca değerlendirdi. Mert Hakan ve Oğuz Aydın’ın ilk 11’de yer alması, milli oyuncuların dinlendirilmesi ve Samet ile Becao tercihi, zorlu bir deplasmanda başka bir teknik adamın yapabileceği tercihlerdi. Sinan Kaloğlu da analizini doğru bir şekilde uyguladı, Fenerbahçe’yi sol kanada yönlendirdi ve ataklarını bu bölgede yoğunlaştırdı. Tadic markajda etkisiz kaldı, Osayi öne çıkamadı. Mert Hakan’ın sorumluluk alma becerisi ve Oğuz Aydın’ın takipçiliği maçın gidişatını değiştirdi. 3-0’a geldiğinde maçın seyrini değiştiren bir durum yaşandı.
Maç öncesinde Kayserispor’un duran toplardaki etkisine dikkat çekmişti. İki gol, duran toplardan geldi ve bu Mourinho’nun ruh halini etkilemiş olmalı. İki basit hata ve bir anda “hoş geldin kriz” durumu oluştu.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, dördüncü golle birlikte stadyumun atmosferi yeniden canlandı. Maç, Fenerbahçe’nin kontrolüne geçti. Skor “altıya” taşındı, yedi de olabilirdi. Orta saha dinamiklerinin değişimi, Amrabat’ın performansıyla birleşince, bu durum maçın kritik noktalarındandı. Faslı oyuncu geride kalırken, orta sahada bir eksiklik yaşandı; iki oyuncunun (Mert ve Oğuz) maç temposu düşüktü, Fred sürekli top kaybediyordu ve Tadic kilitlenmişti. Bunu bu maçla sınırlı olarak değerlendirmek en sağlıklısı.
Fenerbahçe’nin yedek kulübesinde ne kadar çok yetenek var! Acaba kulüpte kimse Mourinho’ya Oğuz Aydın’ın potansiyelini anlatabildi mi? Bu oyuncunun Galatasaray’dan alındığını ve geçen sezon bir kanat oyuncusu olarak Anadolu takımlarında muazzam istatistikler ortaya koyduğunu kimse dile getirdi mi? Pek sanmıyorum… Bazen oyuncuların idmanlardaki performansları yanıltıcı olabilir; sahaya çıkmadan asıl potansiyeli anlayamazsınız. Oğuz da tam olarak böyle bir futbolcu. Kayserispor karşısında 2 gol ve 1 asistle parlayan isim oldu. Asistinin, 90’larda neredeyse tüm sahayı kat ederek gelmesi, onun konsantrasyonunu gösteriyor.
Üç farklı üstünlük sağladıktan sonra Mourinho’dan daha erken ve savunmaya yönelik değişiklikler bekledim. Fakat fırsat bulamadan maç 3-2’ye geldi. Eğer kapanamıyorsan, hücuma devam etmek en mantıklısı! Okan Buruk bunu başarıyla uyguluyor. Rakip sahada oyunu oynadığında, bu tarz bir galibiyet almak oldukça mümkün. Kayserispor maçı, Fenerbahçe için bir dönüm noktası olmalı. Ligdeki makas oldukça açık; bu nedenle Anadolu takımlarıyla oynanan maçlarda Fenerbahçe’nin daha önde, 3. bölge oyununu tercih etmesi gerekiyor. Oğuz’un Maximin’den daha faydalı olduğunu hep savundum. Mourinho, elindeki geniş kadroyu daha verimli kullanmak zorunda. Güvenip oynatmadıkça, bu cevherlerin farkına varamayacak.
Fenerbahçe, daha ligin yarısı bile olmadan kaybettiği puanlar nedeniyle her maçı neredeyse bir final havasında geçirmek zorunda kalıyor. Genelde takımlar bu durumu son haftalarda yaşar; fakat bu kadar erken yaşamak, sarı-lacivertli futbolcularda kaçınılmaz olarak baskı oluşturuyor. Bu kaybetmeme düşüncesi, zaman zaman oyunda endişe ve paniğe neden oluyor.
Kayseri maçı da tam bu atmosferde oynandı. 3-0 gibi maçın başında iyi oynayarak, zor geçecek bir deplasman maçında öne geçtikten sonra, ilk yarı bitmeden bir gol yedik ve rakibi ikinci devre için motive ettik. Daha sonra, ilk gol gibi bireysel hatalardan bir gol daha kalemize geldi. Fark bir bire inince, takımın yeniden canlanması ve ardından bir gol bulması, maçın gidişatını değiştirdi. Asıl mesele, bu gel-gitlerin neden sorgulanması gerektiğidir. Görünen o ki, teknik-taktik, bireysel hatalar ve oyuncu performanslarının önüne geçen en önemli konu (ZİHİNSEL DAYANIKLILIK); bu baskıyla başa çıkmayı başarmalı sarı-lacivertliler.
Oğuz ve Kostiç, sahanın yıldızlarıydı. Oğuz’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor; neden oynamadığını veya oynatılmadığını sahada sorması gerekiyordu. Ve Oğuz, bu fırsatı değerlendirerek, başarılı performansıyla Mourinho’ya çok güzel bir mesaj verdi. Geçen sezon ligde 13 gol atan Oğuz, enerjisiyle dikkat çekti ve Kostiç ile mükemmel bir uyum sağladı. İkili oyunlar konusunda harika işler çıkardılar. Bu arada, Yunus ve Silva’nın ortaya koyduğu skor katkısına, bir 90 dakikada ulaşarak, alkışı hak etti.
Ahmet Çakar’ın Kayserispor – Fenerbahçe ve Bodrum FK – Galatasaray Değerlendirmeleri