Fenerbahçe, Fred’in oyuna dönüşüyle birlikte hücum gücünün temposunu ve pas ritmini artırdı. Fred ile İsmail’in birlikte oynadığı anlar, takıma büyük bir ivme kazandırdı. Mourinho’nun “Fred’i özlüyorum” ifadesinin ne kadar yerinde olduğunu gördük; Fred, hat-trick yaparak muhteşem bir dönüş gerçekleştirdi. Ancak maçın hakemi Turgut Doman, MHK’nın dikkat çeken tercihlerinden biri olarak öne çıkıyor. Henüz maça çıkmamış pek çok hakem varken, Doman’a ardı ardına verilen maçlar dikkat çekici. İlk hafta Galatasaray-Hatayspor, ikinci hafta Kayserispor-Sivasspor maçlarındaki performansı tartışılırken, MHK bu durumları göz ardı etmiş gibi görünüyor.
Rizespor-Fenerbahçe maçı öncesinde, Kayserispor-Sivasspor maçındaki hakem ve yardımcıların bir kez daha görevlendirilmesi, MHK’nın adalet anlayışını sorgulatıyor. 4. dakikada Fred’e gösterilen sarı kart, futbol mantığına aykırıydı. 7. dakikada Sowe ile mücadelesinde Djiku’nun yerde kalması ve hakemin oyunu devam ettirmesi, oyuncu sağlığı açısından hatalıydı. 18. dakikada Rizespor ceza alanı sol köşesinde Oosterwolde’ye arkadan gelen Olawoyin’in hareketi net bir penaltıydı. VAR’ın bu pozisyona müdahale etmemesi ise dikkat çekici. İlk yarıda hakemin verdiği ve vermediği kararlar arasında çelişkiler vardı. İkinci yarıda Fenerbahçe’nin golleri gelince, hem maç rahatladı hem de hakemin yönetimi daha kabul edilebilir hale geldi.
Maçta zoru kolaya çeviren isim, İsviçre çakısı gibi olan Fred’di. Mourinho’nun Lille döneminde Fred’in eksikliğinden yakındığı günleri hatırlıyoruz. Göztepe deplasmanında da sahaya çıkamadığı için takım zor durumda kalmıştı. Ancak dün gece dönüşü muhteşemdi. İlhan Palut, hücum merkezini sağ kanat üzerinden planlamıştı. Maximin’in savunma zaaflarını değerlendirmek istedi ama istediğini başaramadı. Maximin, Jayden’in yanında kalıp bekçilik yaparak taktiğe sadık kalmayı başardı.
Mourinho, maç öncesinde Rizespor’u “seyrettiğim en iyi takım” olarak tanımladı. Tedbiri elden bırakmayan Palut, rakibin anahtar oyuncusu Olawoyin’un üzerine İsmail Yüksek’i bekçi olarak koyarak alanı daraltmayı başardı. Rizespor, Fenerbahçe’ye karşı duvara çarpıp geri döndü. Taraftar, Mourinho’dan beklediği oyunu da bu maçta izleme fırsatı buldu. Rize, fiziksel olarak hazır bir takım görüntüsü vermedi, ancak Fenerbahçe’nin iki yönlü oyun gücü, Fred ve İsmail’in performanslarıyla ortaya çıktı.
Düşünülenin aksine zor geçmesi beklenen maç, Çaykur Rizespor kalecisi Gökhan Akkan’ın formsuzluğu nedeniyle oldukça kolay geçti. Mourinho’nun “Ligin en iyi futbolunu oynuyor” dediği Rize ekibi, Fenerbahçe’nin akıllı oyunu karşısında çaresiz kaldı. Fred’in oyun gücü, takımın rahatlamasını sağlıyor. Uzak mesafeden şutlar attığında, gol rakamlarının çift hanelere ulaşabileceğini düşünüyorum. Adeta sahada varlığıyla Fenerbahçe’nin kimliğini değiştiriyor. Son bir yılda geçirdiği sakatlıklar, onun için büyük bir dezavantaj oldu. Bu nedenle birkaç haftadır yedek kalması gerektiğini savunuyorum.
Dzeko ile ilgili eleştirilerde bulunan bir grup var, bu beni gerçekten şaşırtıyor. Hem toplu hem de topsuz oyundaki etkisine bakmak lazım. Fenerbahçe’nin 3. bölgesinin ana istasyonu haline geldi. Top alıyor, veriyor, atıyor ve attırıyor. En-Nesyri’nin yedek kalmasını tuhaf karşılamıyorum; bu performansta Dzeko’nun varlığı önünde forma kapması zor görünüyor. Ya kabul edecek ya da gaza basacak.
Maçın hakemi Turgut Doman’ı beğenmedim. Fenerbahçe lehine verilmesi gereken net bir penaltı vardı. Çıkardığı ve çıkarmadığı sarı kartlar da dikkat çekici. Ancak farklı bir sonuçla bittiği için çok fazla konuşulmayacak. Son olarak, Çaykur Rizespor yönetimini tebrik ediyorum. Geçen sezon en kötü zeminle mücadele ederken, bu yıl zemini inanılmaz bir şekilde düzeltmişler. Her kulübe örnek olmalı.
Mourinho, maç öncesinde Çaykur Rizespor için ‘ligde gördüğüm en iyi takım’ demişti. İlhan Palut, gerçekten de takımı çok diri ve koşan bir hale getirmiş. İlk yarının bazı bölümlerinde Fenerbahçe, diğer bölümlerinde ise Rizespor etkili oldu. Fenerbahçe, Fred’in etkisiyle öne geçti. Mourinho’nun Fred’i özlemesi ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösterdi. Fred, sadece goller atmakla kalmadı; topun olduğu her yere koşarak, pres yaparak ve savaşarak takıma katkıda bulundu. Fenerbahçe, Fred ile sanki sahada 12 kişi gibi mücadele ediyormuş gibi bir görüntü sergiliyor. Fred, tam anlamıyla iki kişilik futbol oynuyor; adeta Atom Karınca gibi… Üç güzel golle galibiyeti getiren isim oldu ve sahada muazzam bir performans sergiledi.
Fenerbahçe’nin dünkü maçta en güçlü tarafı, Fred ile İsmail’den oluşan orta sahasıydı. Maçı izlerken taraflı tarafsız herkes Ferdi Kadıoğlu’nu aradı. O’nun görev bölgesinde Oosterwolde görev yaptı. Ancak Ferdi başka bir seviyedeydi; onun boşluğunu doldurmak oldukça zordu! Rize’de çok tempolu bir maç izledik. Mourinho yönetimindeki Fenerbahçe, geride kalan tüm maçlarda rakibin topla oynamasına fazla izin veriyor. Bu oyun anlayışında rakibe daha fazla pozisyon veriyor. Ancak rakibe top verirken de dinlenme moduna geçip enerjisini 90 dakikaya yayıyor.
İkinci yarıda sağ kanattan ceza sahasına giren Dzeko, mükemmel bir gol attı. Yenilen ilk iki golde kaleci Gökhan’ın hataları dikkat çekti. Saint-Maximin ise maç boyunca etkileyici şutlar attı; rakipler için kabus gibi bir oyuncu haline geldi. Rakipleri durdurmak çok zor! Fenerbahçe’de Fred sahada olduğu sürece, tam bir Mourinho takımı izliyoruz. Çünkü Portekizli hocanın dilinden en iyi anlayan oyuncu Fred. Fred’li Fenerbahçe, makine düzeniyle işleyen bir takıma dönüşüyor. Fenerbahçe, Mourinho’nun ‘ligde gördüğüm en hazır takım’ dediği Çaykur Rizespor’a tam 5 gol attı ve bir o kadar da kaçırdı. Dün Rize’de Mourinho’nun kafasında kurguladığı ‘şampiyonluğa ayarlı’ güçlü Fenerbahçe’nin ayak izlerini gördük. İlk yarıda skoru alan, ikinci yarıda rakibini sahadan silen bir Fenerbahçe izledik. Fred, geceyi giydiği formanın rengine boyadı!
Fenerbahçe’nin Sol Bek Transferinde Hedefler Belli Oldu