Beşiktaş’ın Lyon Karşısındaki Zafiri: Mahşerin Dört Atlısı

TURGAY DEMİR – MAHŞERİN DÖRT ATLISI!

Anadolu’nun kuytu bir köşesinde, hangi temiz kalpli vatandaşımız dua etti de kabul oldu bilmiyorum ama o her kimse, Allah ondan razı olsun! Çünkü Van Bronckhorst’un bunca hatasına, Muçi, Joao Mario ve Ndour’un silik performanslarına, sağ kanada çekildiği için etkisiz hale gelen Rafa’nın çaresizliğine rağmen, rakibimiz yedi net pozisyon verip, hiç gol yemedi.

Cherki, Lacazette, Matic, Fofana gibi okumuş çocuklarla karşı karşıya geldik. Hem teknik hem de çabuk olan bu oyunculara karşı, orta sahada basmak zorundasın ve bunu yapacak oyuncu Joao değil, Salih veya El Musrati olmalıydı. Bu basit gerçeği göremeyen bir teknik direktörü var Beşiktaş’ın. Şimdi sorsan, “Kazandık, daha ne istiyorsun?!” der… Benim cevabım da muhtemelen şöyle olurdu: Sen dua et Gio, Gedson’un insanüstü oyununa, mücadele azmine, yüreğini çimlere sermesine…

Hudokhai’nin aynı şekilde uçana, kaçana yetişip, tekmeye kafa uzatmasına… Emirhan’ın aklına, yüreğine, boyuna, posuna… Aynı şekilde Ersin’in mükemmel kurtarışlarına, kariyer maçı oynamasına, Mert’i hiç aratmamasına… Bu mahşerin dört atlısı dışında her yerin döküldü senin. Biraz Masuaku, biraz da Swensson vardı.

Dakika 85’te Semih, Onur ve Al Musrati’yi, ardından da Salih’i aldın ya, işte onu en başta yapmalıydın. Lyon’un tek zaafı durağan savunması, onların arasına Semih’i salmalıydın, İmmobile’yi değil. Diyorum ya, kime, ne anlatıyoruz… Beşiktaş dün tarih yazdı; en başta Gedson, sonra Uduokhai, ardından Emirhan ve Semih ile yazıldı bu tarih… Giovanni Van Bronckhorst’un tüm hatalarına rağmen bu zafer kazanıldıysa kıymetini bilmeli. Bu üç puan gerçekten altın değerinde. Daha değerlisi gelirse anca derbide gelir.

SİNAN VARDAR – KARTAL, ŞANSIYLA UÇTU!

UEFA Avrupa Ligi 3. hafta maçında temsilcimiz Beşiktaş, Lyon’a konuk oldu. Maçtan önce hepimizi derinden sarsan Ankara’daki terör saldırısını lanetliyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. İnşallah tekrarlarını bir daha yaşamayalım.

Lyon karşısında Beşiktaş, siyah formasıyla sahadaki yerini aldı. Bu mücadeledeki en önemli eksiklik, özellikle ateşleyici güç olan taraftarlarımızın tribünde olmamasıydı. Fizik üstünlüğü olan, iyi futbolculardan kurulu ve iyi pas trafiği olan bir takım olan Lyon, ilk yarının genelinde topa hakim oldu ve pozisyonlar da üretti. Beşiktaş, ilk yarının sonlarına doğru birkaç pozisyon bulsa da istediği golü bir türlü bulamadı.

Cher Ndour’u her geçen maç biraz daha beğeniyorum. Çok mücadele ediyor ve kendini geliştiriyor. İlerleyen günlerde daha da iyi olacak buna inanıyorum. Ayrıca, Ersin’i de gösterdiği fedakarlıktan dolayı kutluyorum. Doktor raporuna rağmen sahada olmak istedi ve elinden geleni yaptı.

Sabır, sabır, sabır diyorum… 60 dakikaya kadar bir şey de yazmayayım dedim ama sahada bu kadar varlık göstermeyen oyuncu var hocam. Çok iyisin, seni seviyoruz ama sahada mücadele düşmüş, takım yürüyor, sen hala koşacak, mücadele edecek gençleri kenarda tutuyorsun. Rafa, Immobile kollektif atağında 67’de belki de Beşiktaş adına en net pozisyonu izledik. Hemen sonrasında da Beşiktaş’ın harika çocuğu Gedson Fernandes hepimizi şaşırttı.

Bu tat vermeyen oyunda, merkezden Rafa Silva’nın geliştirdiği atakta defansın arkasına muhteşem sızan Gedson Fernandes, attığı harika golle Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Son dakikada uzatmalarda özellikle sahneye çıkan Uduokhai’yi de mücadelesinden dolayı tebrik etmek lazım. Beşiktaş, şansının da yaver gitmesiyle maçı kazandı ve hem muhteşem bir 3 puan aldı hem de Galatasaray derbisi öncesi tüm camiaya ve takıma moral oldu. Ayrıca, Beşiktaş bu maçla beraber Emirhan ve Ersin’i de ilelebet kazanmış oldu.