Grupta puanı olmayan, geride kalan 5 maçta sadece 1 gol atabilen Karadağ karşısında yaşadığımız hezimetin sorumlusu Montella! Santrforsuz oyun anlayışıyla övünen bu hoca, Prosinecki’nin hocalık dersi aldığına tanıklık ettik. Ne hallere düştük senin yüzünden Montella! Bir inat uğruna koca Milli Takımı yakıp yıktın… Bu inatçı İtalyan hoca ile işimiz çok zor görünüyor! Dünkü maçta yine ‘inadım inat’ dedi adeta. 3-1 geriye düştüğümüz halde Barış Alper’i oyuna alma kararı aldı. Enes Ünal’ı göz ardı etti. 2-1 gerideyken, iki savunma oyuncusunu sahaya sürmek nasıl bir karardır! Bu tam anlamıyla bir akıl tutulması! Senin inatçılığın yüzünden adeta köy takımından fark yedik. Gruptan çıkamadık!
Karadağ yenilgisini gururuma yediremedim! Sen santrforsuz oyun anlayışınla gurur duymaya devam et Montella! Türk Milli Takımı’nı santrforsuz bir oyuna mahkum ettin! Korktun! B Ligi’nde gruptan lider çıkamamak ne demek, biliyor musun? B Ligi’nde Play-Off oynamak ne demek! Kağıt üzerinde karınca ile filin savaşı gibi bir maçtı. Ama sen bir başarısızlık mucizesine imza attın Montella! Şimdi çıkıp zemin dersin, Hakan Çalhanoğlu yoktu dersin! Play-Off dersin! Geç bunları korkak Montella! Kanatlardan ceza sahasına ortalar yapıyoruz ama o ortalara vuracak bir golcümüz yok sahada.
Herkes görüyor ama sen görmüyorsun Montella! Bu hezimet senin eserin Montella! Krstovic, maç boyunca ceza sahamızda cirit atıp, 3 kez de filelerimizi havalandırdı! Kurtarıcı diye Samet’i oyuna aldın! O da yıkıcı hatalarıyla maça damga vurdu! Koşmazsan, savaşmazsan kazanamazsın! Karadağ savaştı, koştu ve adeta bir dağı devirdi! Montella da hezimeti kenardan film gibi izledi! Zor olanı başardın Montella! Tarih yazdın Montella! Bence sen İtalya’ya dön Montella! Başaramadın!
Böyle zemin ve hava koşullarında futbol aklı ve fizik gücü öne çıkıyor. Maalesef bu şartlara uygun bir 11 ile sahaya çıkmadık. Bu berbat zeminde hücum hattımız, top ile birkaç kez temas etmeyen oyunculardan oluşuyordu. Kapanan rakip savunmanın arkasına atılan toplarla hücum organizasyonları yapmak yerine, kalabalık bir oyuncu grubu ile önde baskı yapmaya çalıştık. Defans güvenliğini kaybettik. İstekli, disiplinli ve fizik gücüyle haddini bilerek kontratak oynayan Karadağ’a geride çok boş alan bırakınca, gollerde en iyi oyuncularından Krstovic’i durduramadık ve hat-trick yaptı.
İkinci yarıda yapılan oyuncu değişiklikleri de berbat oyunumuza çare olamadı. Hangi taktikle, hangi oyun anlayışıyla oynadığımız belli değil. Motivasyon sıfır, sinirler gergin ve kötü bir performansla mağlubiyet kaçınılmaz oldu.
İsviçre’nin 38 yaşındaki hakemi Urs Schnyder, pozisyonlara çok yakın ve disiplinliydi. Oyunun kontrolünü elinde tuttu. Kötü ve ağır zemine rağmen oynatma isteği yüksekti. Ağır zeminde yorulan, gollerden sonra ve özellikle de son dakikalarda daha da gerilen oyuncular arasında çıkan tartışmaları ve kulübede Montella’yı sarı kartlarla disipline etmeye çalıştı. Karadağ’ın 19. dakikada attığı iptal edilen gol açık ofsayttı. Kontrol gereksiz uzadı.
Hakemin en belirgin hatası, 61. dakikada Arda topla ilerlerken umut vadeden atağını, daha önce sarı kart gören Sipcic’in faulüyle kesmesiydi. İkinci sarıdan kırmızı olmalıydı ama sadece faul verdi. Pozisyon üzerine Kerem ile Krstović tartışınca her ikisi de sarı gördü. Maç, hakem Schnyder açısından kötü olan kart enflasyonu ile 12 sarı kart ve 20 faul ile tamamlandı.
Futbolda el deliye hasret, biz akıllıya. Dünyanın en takıntılı teknik adamları ya bizim kulüp takımlarımızın başına geçer ya da Milli Takım’ın… Montella da takıntılı teknik adamlardan biri… Ne yaptığını bilmiyor! Saha bildiğin patates tarlası, mümkünse kara kucak güreşi bilen oyuncularla oynamalısın! Akıl bunu gerektirir. Peki Montella ne yapıyor derseniz, tam tersini! Bildiğin baletleri sürüyor sahaya; Kerem, Yunus, Arda, Orkun, Kenan… Sonuç; skandal…
Orta sahada top tutamıyoruz, ön bölgede şut atamıyoruz ve grupta oynadığı beş maçta sadece bir gol atmış olan Karadağ’dan bir maçta üç gol yiyoruz… Beraberlik yetiyor bize ve karşımızda Karadağ gibi dünya sonu bir takım var… Ne diye, teknik kapasitesi yüksek ama mücadele güçleri zayıf oyunculardan kurarsın on biri!? Şaka mısın!? İnanamıyorum, gerçekten inanamıyorum… Barış Alper Yılmaz’ı bu güne kadar oynamaması gereken tüm maçlarda ilk on bir oynatan Montella, şu maçta, tam Barış gibi mücadele gücü yüksek bir forvete ihtiyacımız varken son beş dakikaya kadar kulübede oturttu… Pes!
Montella vasat, popülist bir teknik adam… Asla bir stratejisi yok ama elindeki kaliteli oyuncularla bir şekilde kazandığı için kimse tek kelime etmedi. Biz her lafı ettik ama takım ite-kaka da olsa kazanınca bizim söylediklerimiz de havada kaldı… Kaldı kalmasına ama sonunda da şapka düştü, kel göründü yazık ki! Manzara net, ikinci bölgede yoksun, buna karşılık adamlar sahada basmadık yer bırakmıyor ve geriye de iyi dönüyorlar.
Böyle bir rakip karşısında ve bu kadar ağır zeminde yapman gereken tek şey, Samet, Okay, Kaan gibi mücadele gücü yüksek oyuncuları birlikte kullanıp ön tarafta da Kenan’ı tek bırakmak. Kenan olmaz diyorsan Bertuğ’u koyarsın, yani bu zeminde kaybolmayacak bir golcüyle oynarsın. Yazık. Bir değil, bin kere yazık. Adamların golcüsü Krstović hat-trick yaptı, muhtemelen bundan önceki son üç golü rüyasında atmıştır! Resmen okyanusu geçip derede boğulduk…