Beşiktaş, Giovanni Van Bronckhorst yönetiminde tam anlamıyla bir sistem takımı haline geldi. Bu yaklaşım, “Sisteme uymayan sistem dışında kalır” felsefesiyle geleceği planlayan teknik adam, rakiplerle didişmeden disiplinli bir oyun kurgusuyla, makine düzeniyle pozitif futbol sergiliyor. Maçlarda hakemle kimse oynamıyor. Eyüpspor, rakibi oynamatmaktan ziyade futbol oynamak için sahaya çıktı. Ahmed Kutucu ve Thiam ile etkili pozisyonlar buldular. Fakat maçın hakemi Zorbay Küçük, uzun bir süre kendi isteğiyle büyük takım maçına çıkmadığı için bu maçın temposuna uyum sağlamakta zorlandı. Unutulmamalıdır ki, dinamik, enerjik ve dikkatli bir hakemlik anlayışıyla başarıyı yakalamak mümkündür.
Maçın başlama düdüğünden itibaren 5. dakikada Rafa Silva’ya yapılan faul, hakem tarafından avantaja bırakıldı ki bu, doğru bir karar olarak değerlendirilebilirdi; zira diğer Beşiktaşlı oyuncu şutunu attı. Ancak, Rafa Silva’ya yapılan kontrolsüz harekete oyun durduğunda hakem sarı kart göstermeliydi. Bu durum, futbolu ve avantajın nasıl uygulanacağını bilmemek anlamına geliyor. 15. dakikada hakem, oyunun içinde kaldı ve topun çarpmasıyla ilgili doğru kararlar veremedi. 23 ve 24. dakikalar arasında Caner iki kez tek elle taç attı ama hakem devam dedi. Böyle bir durum FIFA hakemine yakışmadı. 25. dakikada 1 numaralı yardımcı, çıkmayan topa taç verdi ki bu, adeta bir şaka gibiydi. Yine 45+3’te kornere verilen aut kararı, diğer yardımcı tarafından yapılan taç hatasıyla birlikte devre arası büyük tepki topladı. Sahada son derece uyumsuz bir hakem triosu vardı.
Maçın en kritik kararı ise 59. dakikada kaleci Mert ile Thiam arasındaki mücadelede geldi. Hakem, penaltı beklentisi nedeniyle Thiam’a sarı kart gösterdi. Bu karar yanlıştı; çünkü Mert yatarak ve kayarak topa müdahale etmeye çalıştı, temas etmemek için küçülmeye çabaladı. Ancak topa dokunamadan Thiam’a temas etti. Bu, dikkatsiz bir hareketti ve penaltı verilmeliydi. VAR müdahalesi doğruydu; VAR’dan gelen karar neticesinde Thiam’a gösterilen sarı kart iptal edildi. Maçın 90. dakikasında Beşiktaş lehine verilmesi gereken penaltı ise sahada tespit edilmedi. Semih’e Tayfur’un yaptığı hareket net bir penaltıydı, fakat Zorbay Küçük bunu da göz ardı etti. VAR müdahalesi burada da doğruydu ve penaltı kararı geldi. Özellikle ikinci yarıda hakemin konsantrasyonu dağıldı. Fauller ve kart kararları kabul görmedi. Bir türlü maçın yönetim dengesini oturtamadı. Zorbay Küçük ve ekibi, maçta formsuz, uyumsuz ve kötü bir performans sergilediler. Maçın skoru, hakemlerin şansı oldu.
Beşiktaş, ligin yeni takımı Eyüpspor’u konuk ettiği maçta, evinde oynadığı son iki Süper Lig maçını kazanmanın moralini yaşıyordu. Muhteşem Beşiktaş taraftarı, stadyumu tıklım tıklım doldurdu. Hasılatta son yılların rekoru kırılıyor. Bu da gösteriyor ki, herkes kombinesiyle, biletiyle maça geliyor. Her iki takım da birbirini tartarak başladığı mücadelede, daha maçın 5. dakikasında Rafa Silva’ya yapılan hareketin anlaşılması oldukça zor. Bu pozisyonlar artık her hafta olmaya başladı. Bu duruma artık rakip takım futbolcularının vicdanları ve onları yönlendirenlerin dur demesi gerekiyor.
Beşiktaş’ta son haftaların en çalışkan futbolcusu olan Rashica, 20. dakikada Mario’nun ara pasını iyi değerlendirerek takımını öne geçiren golü attı. Ancak ilk yarıda birkaç kez Beşiktaş kalesini yoklayan Eyüpspor’u kaleci Mert, muhteşem kurtarışlarıyla durdurmayı başardı. Sonuç olarak, soyunma odasına Beşiktaş 1-0 önde giden taraf oldu.
İkinci yarıya hızlı başlayan taraf yine Beşiktaş oldu. Önce Rafa Silva’nın topuk şutu, ardından Mario’nun kafa vuruşunda Beşiktaş golü bulamadı. Ardından Eyüpspor, penaltıdan bulduğu golle maçta durumu eşitledi. Eşitliği sağladıktan sonra da bir süre oyunu soğutmak için yerden kalkmadılar.
Beşiktaş, oyunun büyük bölümünde topa hakim oldu; fakat ben Eyüpspor takımını da beğendim. Çok diri ve fizik üstünlüğü olan bir takım. Hazırlık dönemini iyi geçirmişler. Bu takım, küme düşme riski yaşamaz. Sonuç olarak, maçın 90. dakikasında azmi ve hırsıyla Semih, penaltıyı yaptırdı ve Immobile de Beşiktaş’a 3 puanı getiren golü attı. Aferin Semih, gözlerinden öperim oğlum.
Bizim ligimize kondisyonerlerini getirin; takımların antrenman performansları anında Avrupa ligleri düzeyine çıkar. Ancak, antrenman kondisyonları ne kadar artsa da bizim oyuncuların (yerli yabancı fark etmez) maç kondisyonları asla ve kata Avrupalı rakipleriyle aynı seviyeye ulaşamaz. Bunun tek bir sebebi var: Futbol oynatmayan, oyunun kontrolü elinden kaçacak diye her pozisyona faul çalan ve her yere düşen için oyunu durduran hakemlerimiz. Resmen futbolu eritiyorlar, bitiriyorlar. İyi oynayan takımların tempolarını bozuyorlar. Bin türlü zararları var vesselam.
Zorbay Küçük de bu durumun bir örneği. Be arkadaş, takım gole gidiyor; sen ayağını tutarak yerde yatan oyuncu için ne diye maçı durduruyorsun! Hayırdır, sen cerrah mısın, ameliyat mı yapacaksın, yoksa hasta kan mı kaybediyor? Yazıklar olsun. Gerçekten yazıklar olsun. Yahu kafa kafaya çarpışma varsa, hayati bir tehlike söz konusuysa, gol atılırken bile durdur oyunu; ama ayağı burkuldu diye yerde yatan için atak kesilir mi? Pozisyon öldürülür mü?
Ne yapsak, şu maçları hakemsiz mi oynasak acaba! Küçük’ün Beşiktaş aleyhine verdiği penaltıya bir bakın; Mert’in eli bile değil, muhtemelen eldiveni dokunuyor rakibe! Pes! Gelelim maça. İki takım da hakeme rağmen tempo yapmaya çalıştılar ve pozisyonlar buldular. Beşiktaş, Rashica ile golü bulunca sıkça aktif dinlenme yaparak riskli bir skorla yoluna devam etti. Sonrasında penaltı golüyle tabela eşitlenince hem sahadakiler, hem kulübedekiler kendilerine geldiler.
Semih, girdiği andan itibaren ön tarafa hareket getirdi. Nitekim kazandırdığı penaltıyla da maçın kurtarılmasına katkı yaptı. Rafa Silva, Gedson, Rashica ve Masuaku sahanın iyilerindendi; ancak savunma hataları bolca yapıldığı için Mert’e çok iş düştü ve o da günündeydi maşallah. Çok net kurtarışlar yaparak galibiyette önemli rol oynadı.